İrade eğitimi alanında çalışmalara imza atan Dr. Ethem Bakar’ın 20. yüzyılın başlarında kaleme aldığı “Terbiye-i İrade” eseri, hem özgün metni hem de sadeleştirilmiş versiyonu ile yeniden yayımlandı.
Sakarya Üniversitesinde Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Can ile kardeşi hattat Fatma Zehra Can, yaptıkları araştırmalar neticesinde müellif hakkındaki ilk derli toplu bilgileri kaleme alarak, yazarın hüviyetini gün yüzüne çıkardı.
Hamidiye devri ve 19. yüzyıl Hicaz ve Biladüşşam tarihi üzerine de araştırmalar yapan Ömer Faruk Can, AA muhabirine yaptığı açıklamada kardeşi Fatma Zehra Can’ın Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” kitabını okurken “İrade Terbiyesi” kitabını yazan Jules Payot’ya atıf yapıldığını gördüğünü, daha sonra kitabı aldığını ve kapağında yer alan Cemil Meriç’in ifadelerinin dikkatini çektiğini anlattı.
“Ethem Bakar’ın eseri Jules Payot’nun çalışmasıyla kıyaslanmayacak kadar kapsamlı bir eserdir”
Ömer Faruk Can, Cemil Meriç’in hayatında çok önemli bir yeri olduğu söylenen Payot’nun “İrade Terbiyesi” kitabını kardeşiyle araştırdıklarını ve kitabın müellifiyle eser arasında uyuşmazlıklara rastladıklarını söyledi.
Meriç’in aslında Ethem Bakar’ın “Terbiye-i İrade” eserini tavsiye ettiğini, Payot’nun kitabını tavsiye etmediğini anladıklarını kaydeden Can, daha sonra da Bakar’ın eserinin hiç çalışılmadığını gördüklerini ifade etti.
Can, kardeşi Fatma Zehra Can ile arkadaşı Tulu Uysal’ın kitabı günümüz alfabesine çevirdiğini dile getirdi.
Eserin ilk halinin basımı için Ketebe Yayınları’na teklif ettiklerinde kitabın sadeleştirilmesinin çok daha faydalı olacağına karar verdiklerini aktaran Can, “Kitabı yayına hazırlarken sadeleştirme yani dil içi çevirmede dikkat ettiğiniz hususlar kitabın muhtevasından farklılaşabiliyor. Bu yüzden okur olarak yayına hazırlarken dikkatimi çekmeyen hususlar, kitapta daha dikkat çekici bir şekilde gözümün önüne geldi.” dedi.
Kitap yayınlandıktan sonra X platformunda paylaşılan okur yorumlarına da değinen Can, şu bilgileri verdi:
“Dr. Ethem Bakar eserinde Jules Payot’dan çok iyi bir şekilde bahseder. Eserini biraz onun eseri üzerine bina eder. İlk olarak Dr. Ethem, Payot’nun çalışmasını tercüme etmeyi düşünmüştür. Ancak bir takım sebeplerden ötürü vazgeçer. Yani tercüme bir eserden ziyade kendi fikirlerinin içinde olduğu telif eser yazmayı tercih eder. Dolayısıyla Jules Payot’nun eseriyle birtakım benzerliklerinin olması kaçınılmazdır. Ethem, başta Jules Payot olmak üzere birtakım Batılı yazarların irade üzerine yazdığı eserlerden de istifade etmiş, alıntılar yapmıştır. Bunları da tırnak içerisine alıp, kendine mal edecek bir tavra girmemiştir. Ethem’in eseri Jules Payot’nun çalışmasıyla kıyaslanmayacak kadar çok daha geniş, kapsamlı bir eserdir. En basitinden, kitaba iradenin tanımıyla, bu konuda kimin ne tür tanım yaptığıyla başlar, bunu tartışır. Sonra kendi tanımını ortaya koyar. Kendi tanımını yine kritik eder, birtakım eksiklikler barındığından bahseder. İlmi bir şekilde ele alır. Jules Payot’nun eserine baktığımızda kitabında iradenin bir tanımını göremeyiz.”
“Günümüzde irade terbiyesine eskisinden çok daha fazla muhtacız”
Can, eserin bugünün okuruna birçok şey söylediğine vurgu yaparak, “Bu eser ilk olarak 1909’da basılmış. Sonra 1926’da ikinci baskısını yapmış yani 120 yıl önce basılmış. Üzerinden 2 büyük dünya savaşı geçmiş, dünyada hayal edilmeyecek sosyal ve teknolojik gelişmeler olmuş, imparatorluklar yıkılmış, ulus devletler kurulmuş vs. Belki kimsenin tahmin edemeyeceği boyutlarda değişim meydana gelmiş. Bununla birlikte insan olarak hepimiz yine aynı insanız. İnsan olma vasfımızda değişiklik meydana gelmedi. Hatta bu kapsamda günümüzde irade terbiyesine eskisinden çok daha fazla muhtacız. Çünkü günümüzde dikkati dağıtan, bir işi yapmaktan bizi alıkoyan çeldiriciler çok daha fazla. Sosyal medyadan tutun, genel anlamda internet diyebiliriz. Günümüz insanı iradesini terbiye etmeye çok daha muhtaç. Bu noktada Dr. Ethem’in eseri pek çok alternatif sunuyor.” diye konuştu.
Eserde Dr. Ethem Bakar’ın kitabın, tiyatronun, çevrenin, muhitin, arkadaşların insan iradesi üzerindeki etkilerinden bahsettiğini aktaran Ömer Faruk Can, şunları kaydetti:
“Biz burada kitap ve tiyatroyu genel olarak sinema, televizyon, internet olarak da okuyabiliriz. Ama herkes kendi döneminin meziyetlerini veya hastalıklarını taşır. Bundan kaçamayız. Bir şekilde çağımızın getirdiği iyi ve kötü şeyleri az ya da çok herkes kendi üzerinde taşıyor. Dr. Ethem de dönemin Batı’dan gelen fikir akımlarından çokça etkilenmiş ve bunları da eserinde açık bir şekilde yansıtmış. Maddeci, pozitivist bir dünya görüşüne sahip. Terakki, tekamül kavramı onun zihin yapısında çok önemli yerlere denk düşüyor. Bu çerçeveden baktığımız zaman yazarını da önce tetkik edip, sonra artısı ve eksisiyle eseri okumak lazım. Yani okuduğumuz her eseri eleştirel olarak okumalıyız. Eleştirel bakmaktan kaçmamalıyız. Öncelikle yazarın hayat hikayesini, dönemini, o dönemin genel anlayışını bilirsek çok daha sağlıklı bir okuma yaparız diye düşünüyorum. Dr. Ethem de bu bağlamda Batı dünyasından çokça etkilenen birisi. Amacı zaten Batı’nın irfan hazinesini Doğu’ya nakletmektir. Bu düşünceyle yola çıkmıştır. Ama kitapta Doğu kültür havzasından da unsurlar yok değil, onlar da var. Bu manada Jules Payot ile kendisini kıyaslamaya mahal görmüyorum. Her eser kendi içerisinde muhtevasıyla kıymetlidir.”
“Kitaplar ve tiyatro üzerine yazarın kaleme aldığı bölüm oldukça vurucuydu”
Can, eserin sadeleştirilmeden önceki ilk halinin yoğun tamlamalar ve terminoloji içerdiğini belirterek, “Bunlarla baş edebilmek çok kolay olmadı. Bu noktada pek çok kişiden, kıymetli meslektaşlarımdan da yardım aldım.” ifadelerini kullandı.
Eserde, yazarın kitaplar ve tiyatro üzerine kaleme aldığı bölümün oldukça vurucu olduğunu dile getiren Can, şunları kaydetti:
“Bu bölümde medyanın, basının, matbuatın halkın tercümanı olduğu söylenir. Dr. Ethem, ‘Genellikle bu böyle bilinir ama aslında tersidir.’ der. Dr. Ethem’in bunu 100 yıl önce dile getirmesi bence önemli. Bu bölümde ayrıca kitapların insan hayatındaki büyük etkisine de vurgu yapar ve burada özellikle gençlerin, çocukların romanlardan çok şeyler alabileceğini ama aldıkları şeylerin muhtevası üzerine dikkat edilmesi gerektiğini söyler.”
“İrade Terbiyesi” hakkında
İrade eğitimi alanında çalışan bir tıp hekimi olan Dr. Ethem Bakar’ın 20. yüzyılın başlarında kaleme aldığı Terbiye-i İrade, piyasaya çıktığı dönemde Osmanlı okurları arasında oldukça rağbet gördü.
Eser, başta dönemin gençleri olmak üzere, Osmanlı halkını irade terbiyesi konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. Bakar’ın büyük oranda Batılı kaynaklardan faydalanarak hazırladığı eser, Ketebe Yayınları tarafından sadeleştirilerek, bugünün Türkçesine uyarlandı.
Çok satanlar listesinde yer alan ve 5. baskısı yapılan eser iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde iradenin ne olduğu, irade terbiyesinin mümkün olup olmadığı, buna dair teoriler, iradenin ruhsal unsurları, psikolojisi ve nefse hakimiyetin imkanı gibi konulara değinilirken, ikinci bölümde iradenin güçlendirilmesi için gerekli vasıtalar açıklanıyor, insanı kötüye sevk eden fikir ve duygularla nasıl mücadele edileceğine dair yollar gösteriliyor.